SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SEWM

<< 937 >>

باب: حق الضيف في الصوم.

54- Misafirin Oruç Konusundaki Hakkı

 

حدثنا إسحق: أخبرنا هارون بن إسماعيل: حدثنا علي: حدثنا يحيى قال: حدثني أبو سلمة قال: حدثني عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما قال:

 دخل علي رسول الله صلى الله عليه وسلم، فذكر الحديث - يعني: (إن لزورك عليك حقا، وإن لزوجك عليك حقا). - فقلت: وما صوم داود؟ قال: (نصف الدهر).

 

[-1974-] Abdullah İbn Amr İbn As r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem benim yanıma girerek ...deyip hadisin devamını söylemiştir. Burada kastedilen şu hadistir: "Seni ziyaret edenin senin üzerinde hakkı vardır. Zevcenin senin üzerinde hakkı vardır".

 

Ben: "Davud orucu nedir?" diye sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem : "Senenin yarısını oruçlu geçirmektir".

 

 

باب: حق الجسم في الصوم.

55- Oruç Konusunda Bedenin Hakkı

 

حدثنا ابن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا الأوزاعي قال: حدثني يحيى بن أبي كثير قال: حدثني أبو سلمة بن عبد الرحمن قال: حدثني عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما:

 قال لي رسول الله صلى الله عليه وسلم: (يا عبد الله، ألم أخبر أنك تصوم النهار وتقوم الليل). فقلت: بلى يا رسول الله، قال: (فلا تفعل، صم وأفطر، وقم ونم، فإن لجسدك عليك حقا، وإن لعينك عليك حقا، وإن لزوجك عليك حقا، وإن لزورك عليك حقا، وإن بحسبك أن تصوم كل شهر ثلاثة أيام، فإن لك بكل حسنة عشر أمثالها، فإن ذلك صيام الدهر كله). فشددت فشدد علي. قلت: يا رسول الله، إني أجد قوة؟. قال: (فصم صيام نبي الله داود عليه السلام ولا تزد عليه). قلت: وما كان صيام نبي الله داود عليه السلام؟. قال: (نصف الدهر). فكان عبد الله يقول بعدما كبر: يا ليتني قبلت رخصة النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-1975-] Abdullah İbn Amr İbnü'l-As şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Ey Abdullah! Senin gündüzleri oruç tuttuğun ve geceleri namaz kıldığın bana bildirilmedi mi zannediyorsun?" dedi.

 

Ben: "Evet ey Allah'ın resulü" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Böyle yapma. Bazen oruç tut, bazen bırak. Bazen namaz kıl, bazen uyu. Çünkü bedeninin senin üzerinde hakkı vardır. Gözlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Zevcenin senin üzerinde hakkı vardır. Seni ziyarete gelenin senin üzerinde hakkı vardır. Her aydan üç gün oruç tutman yeter. Yaptığın her bir iyilik on katı iledir. Öyleyse bu bütün yılı oruçlu geçirmek gibidir".

 

Ben bununla yetinmeyerek daha çok ibadet etmeye çalıştım. Bana da sonradan ağır oldu.

 

Ben: "Ey Allah'ın resulü! Ben (daha fazlasını tutacak) kuvvete sahibim" dedim.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "O zaman Allah'ın Nebii Davud'un orucunu tut, bundan daha fazla tutma" dedi.

 

Ben: "Allah'ın Nebii Davud'un orucu nasıldır?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Yıl’ın yarısını oruçlu geçirmektir".

 

{Ravi diyor ki): Abdullah yaşlandıktan sonra şöyle dedi: "Keşke Nebi'in ruhsatını kabul etseydim".

 

 

AÇIKLAMA:     Tüm Yıl / Ömür’ü Oruçlu geçirme’ye dair açıklama 1977 nolu hadis’in açıklamasında.

 

Konu başlığındaki oruç ile kastedilen "nafile oruç"tur. Haktan kasıt ise talep edilen şeydir. Bu vacibi de mendubu da içine alır. Nefsin farz olan hakkı, karşı­lanmadığında kişinin ölümünden korkulan durumdur ki burada o kastedilme-mektedir. İbn Huzeyme'nin rivayetinde şöyle denilmektedir: "Her amelin doruğa çıktığı bir dönem, bir de kesintiye uğradığı dönem var­dır. Kimin amelinin kesintiye uğraması benim sünnetime doğru olursa o doğru yolu bulmuştur, kimin amelinin kesintiye uğraması bundan başka bir şeye olursa helak olur".

 

Nevevî Abdullah'ın yaşlandıktan sonra söylediği sözün anlamı hakkında şöyle demiştir: Bu, Abdullah'ın yaşlanınca daha önce Resulullah'ın huzurunda kendi üzerine aldığı şeyi yerine getirmekten aciz kaldığını, acizliği sebebiyle bunu yapmanın da kendisine zor geldiği, ancak bunu yapmayı üstlendiği için terk etmeyi de hoş görmediği anlamına gelir. Abdullah bu sebeple Hz. Nebi'in ruhsatını kabul ederek daha hafif olanı uygulamış olmayı temenni etmiştir.

 

Ben (İbn Hacer) derim ki: Abdullah aciz olmasına ve ruhsatı almış olmayı temenni etmesine rağmen yapmayı üstlendiği ameli terk etmemiştir. Aksine Husayn'ın rivayetinde yer aldığına göre bir tür hafifletmeden yararlanmıştır. Şöyle ki:

 

Abdullah yaşlanıp da zayıf düşünce birkaç gün oruç tutuyor, sonra bu gün­ler sayısınca iftar ediyordu. Yine bazı geceler namaz kılıyor, bu geceler sayısınca da namaz kılmayı terk ediyor, bu sayede oruç ve namaz için kuvvet topluyordu.

 

O şöyle diyordu: "Ruhsatı kabul etmiş olmayı, ona denk bir şeyden daha çok isterdim. Ancak ben Hz. Nebi'den ayrıldığımda (Hz. Nebi vefat ettiğinde) bu ameli yapıyordum. Şimdi bunu terk ederek, yaptığıma muhalif düşmek istemiyorum".

 

 

باب: صوم الدهر.

56- Bütün Yılı Oruçlu Geçirmek

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني سعيد بن المسيب وأبو سلمة بن عبد الرحمن: أن عبد الله بن عمرو قال:

 أخبر رسول الله صلى الله عليه وسلم أني أقول: والله لأصومن النهار، ولأقومن الليل ما عشت. فقلت له: قد قلته بأبي أنت وأمي، قال: (فإنك لا تستطيع ذلك، فصم وأفطر، وقم ونم، وصم من الشهر ثلاثة أيام، فإن الحسنة بعشر أمثالها، وذلك مثل صيام الدهر). قلت: إني أطيق أفضل من ذلك، قال: (فصم صيام داود عليه السلام، وهو أفضل الصيام). فقلت: إني أطيق أفضل من ذلك، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا أفضل من ذلك).

 

[-1976-] Abdullah İbn Amr şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e benim "vallahi yaşadığım sürece gündüzleri oruç tutacak, geceleri de namaz kılacağım" dediğim haber verilmiş. Ben: "Evet bunu söyledim, anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resulü" dedim.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Buna güç yetiremezsin. Bazen oruç tut, bazen terk et. Bazen namaz kıl bazen uyu. Her aydan üç gün oruç tut. İyiliklere on kat sevap verilir. Bu ise bütün yılı oruçlu geçirmek gibidir" buyurdu.

 

Ben: "Ey Allah'ın resulü benim bundan daha faziletlisini yapmaya gücüm yeter" dedim. Resulullah: "O halde bir gün oruç tut, iki gün bırak" dedi.

 

Ben: "Ben bundan daha faziletlisini de yapabilirim" dedim. Resulullah: "Bir gün oruç tut, bir gün bırak. Bu Davud (A.S.)'ın orucudur. Bu en faziletli oruçtur" buyurdu.

 

Ben: "Ben bundan daha faziletlisini yapabilirim" dedim. Resulullah: "Bundan daha faziletlisi yoktur buyurdu.     ,

 

 

AÇIKLAMA:     Konu başlığı, bütün yılı oruçlu geçirmenin meşru olup olmadığı meselesi ile ilgilidir.

 

Hz. Nebi'in "Buna güç getiremezsin" ifadesi, sözün söylendiği zaman­la ilgili olabilir. Bu durumda Hz. Nebi onun bunu üstlenerek, kendisini zorluk altına sokacağını ve bundan daha önemli şeyleri ise zayi edeceğini bildi­ğinden Hz. Nebi bunu söylemiştir. Hz. Nebi bununla yaşlandığında ve bunu yapmaktan aciz hale geldiğindeki durumu da kastetmiş olabilir, nitekim bu da olmuştur. Resulullah onun, bir ibadeti yapmayı üstlenip sonra aciz düşe­rek terk etmeyi kötü saymıştır, çünkü bunu yapanlar kınanmıştır.

 

 

باب: حق الأهل في الصوم.

57- Kişinin Ailesinin Oruç Konusundaki Hakkı

 

-رواه أبو جحيفة، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Bunu Ebû Cuhayfe, Nebi s.a.v.'den rivayet etmiştir.

 

حدثنا عمرو بن علي: أخبرنا أبو عاصم، عن ابن جريج: سمعت عطاء: أن أبا العباس الشاعر أخبره: أنه سمع عبد الله بن عمرو رضي الله عنهما:

 بلغ النبي صلى الله عليه وسلم أني أسرد الصوم، وأصلي الليل، فإما أرسل إلي وإما لقيته، فقال: (ألم أخبر أنك تصوم ولا تفطر، وتصلي ولا تنام؟ فصم وأفطر، وقم ونم، فإن لعينك عليك حظا، وإن لنفسك وأهلك عليك حظا). قال: إني لأقوى لذلك، قال: (فصم صيام داود عليه السلام). قال: وكيف؟. قال: (كان يصوم يوما ويفطر يوما، ولا يفر إذا لاقى). قال: من لي بهذه يا نبي الله؟ قال عطاء: لا أدري كيف ذكر صيام الأبد، قال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا صام من صام الأبد). مرتين.

 

[-1977-] Abdullah bin Amr r.a. şöyle demiştir: Benim peşpeşe (sürekli) oruç tuttuğum ve geceleri namaz kıldığım Hz. Nebi'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem iletilmiş. Ya o bana haber gönderdi yahut da ben onunla karşılaştım. Bana şöyle dedi: "Senin sürekli oruç tutup, iftar etmediğin ve sürekli namaz kıldığın bana iletilmedi mi zannediyorsun? (Böyle yapma). Bazen oruç tut, bazen bırak. Bazen namaz kıl, bazen uyu. Çünkü gözlerinin senin üzerinde payı vardır. Nefsinin senin üzerinde payı vardır. Ailenin senin üzerinde payı vardır".

 

Ben: "Ben bundan daha fazlasını yapabilecek güçteyim" dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyleyse Davud (A.S.)'ın orucundan tut" buyurdu.

 

Ben: "O nasıldır?" diye sordum. Hz. Nebi: "Davud bir gün oruç tutar, bir gün bırakırdı. Düşmanla karşılaştığında kaçmazdı".

 

Ben: "Ben kim bu mertebe kim ey Allah'ın Nebisi!" dedim.

 

(Ravi:) Ata dedi ki: 'Tüm ömrü oruçla geçirme hakkında ne dedi bilmiyorum". Nebi s.a.v. iki kere şöyle buyurdu: "Tüm ömrünü oruçla geçiren kişinin orucu yoktur".

 

 

AÇIKLAMA:     Hattabî şöyle demiştir: Abdullah İbn Amr'ın olayında kastedilen özetle şu­dur: Yüce Allah kulunu yalnızca oruçla yükümlü tutmamıştır, farklı türlerde iba­detlerle yükümlü tutmuştur. Kişi bütün gücünü oruca harcarsa diğer ibadetlerini aksatır. Öyleyse evla olan oruç konusunda orta yolu izlemek, böylece gücünün kalan kısmını diğer ibadetlere harcamaktır. Hz. Nebi'in, Davud (a.s.)'ın orucu ile ilgili şu sözü buna işaret etmektedir: "Düşmanla karşı-laştığında kaçmazdı’’ yani cihad edebilecek gücü sağlayabilmek için Davud'un oruç tutmadığı da olurdu.

 

 

Tüm Ömrü Oruçlu Geçirmenin (Savmu'd-Dehr) Hükmü

 

Bu hadis, tüm ömrü oruçlu geçirmenin mekruh olduğuna delil olarak geti­rilmiştir. İbnü't-Tîn şöyle demiştir: Bu hadiste yer alan olay şu yönlerden tüm ömrü oruçlu geçirmenin mekruh olduğunu göstermektedir: Hz. Nebi'in daha fazla oruç tutmayı yasaklaması, hem oruç tutmayı hem iftar etmeyi (günü oruçsuz geçirmeyi) emretmesi, "bundan daha faziletlisi yoktur" buyurması, sürek­li oruç tutan kişiye beddua etmesi. îshak ve Zahirîler de tüm ömrü oruçlu geçir­menin mekruh olduğu görüşünü kabul etmişlerdir. Bu, Ahmed'den de rivayet edilmiştir. İbn Hazm, bu konuda tek kalarak bunun haram olduğunu söylemiştir.

 

Bazıları İse tüm ömrü oruçlu geçirmenin caiz olduğu görüşünü kabul etmiş­ler, bunu yasaklayan haberleri ise gerçek anlamda tüm ömrü oruçla geçirmeye yormuşlardır. Çünkü bu durumda tutulan oruca, haram olan bayram oruçları da girmektedir. İbnü'l-Münzir ve bir grup alim bu görüşü tercih etmiştir. Hz. Aişe'den bunun benzeri bir görüş rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş itiraza açık­tır. Çünkü Hz. Nebi tüm ömrü oruçlu geçirme hakkında soru soran kişiye "tüm ömrünü oruçlu geçirenin orucu yoktur" buyurmuştur. Bu, o kişinin ecir ve sevap kazanamayacağı anlamına gelir. Bu ifade, oruç tutulması haram olan günlerde oruç tutan kimse hakkında söylenmez.

 

Diğer bir grup ise tüm ömrü oruçlu geçirmenin, buna güç yetiren ve başka bir hakkı zayi etmeyen kimse için müstehap olduğu görüşünü kabul etmiştir. Alimlerin çoğunluğu bu görüştedir.

 

 

باب: صوم يوم وإفطار يوم.

58- Bir Gün Oruç Tutup Bir Gün Bırakmak

 

حدثنا محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن مغيرة قال: سمعت مجاهدا، عن عبد الله بن عمرو رضي الله عنهما،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (صم من الشهر ثلاثة أيام). قال: أطيق أكثر من ذلك، فما زال حتى قال: (صم يوما وأفطر يوما). فقال: (اقرأ القرآن في كل شهر). قال: إني أطيق أكثر، فما زال حتى قال: (في ثلاث).

 

[-1978-] Abdullah İbn Amr r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Her aydan üç gün oruç tut" buyurdu.

 

Ben: "Bundan daha fazlasına gücüm yeter" dedim.

 

Ben böyle demeye devam ettim, nihayet Nebi s.a.v. şöyle buyurdu: "Bir gün oruç tut, bir gün bırak. Her ay Kur'an'ı oku (hatmet)".

 

"Bundan daha fazlasını yapabilirim" dedim.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Öyle ise Kur'an'ı üç günde bir hatmet" buyurdu.

 

 

باب: صوم داود عليه السلام.

59- Davud Aleyhisselam'ın Orucu

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا حبيب بن أبي ثابت قال: سمعت أبا العباس المكي، وكان شاعرا، وكان لا يتهم في حديثه، قال: سمعت عبد الله بن عمرو بن العاص رضي الله عنهما قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إنك لتصوم الدهر وتقوم الليل). فقلت: نعم، قال: (إنك إذا فعلت ذلك هجمت له العين، ونفهت له النفس، لا صام من صام الدهر، صوم ثلاثة أيام صوم الدهر كله). قلت: فإني أطيق أكثر من ذلك، قال: (فصم صوم داود عليه السلام، كان يصوم يوما ويفطر يوما، ولا يفر إذا لاقى).

 

[-1979-] Abdullah İbn- Amr İbnü'l-As r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Sen sürekli oruç tutuyor ve geceleri de namaz kılıyormuşsun" dedi. Ben: "Evet" dedim.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Böyle yaparsan gözlerin yorulur, nefsin aciz kalır. Ömür boyu (veya senenin tümünü) oruç tutan kişinin orucu yoktur. Ayda üç gün oruç tutmak zaten bütün yılı oruçlu geçirmek gibidir".

 

Ben: "Bundan daha fazlasını yapabilirim" dedim.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Madem öyle o zaman Davud (A.S.)'ın orucunu tut. O bir gün oruç tutar, bir gün bırakırdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı".

 

 

حدثنا إسحق الواسطي: حدثنا خالد بن عبد الله، عن خالد الحذاء، عن أبي قلابة قال: أخبرني أبو المليح قال: دخلت مع أبيك على عبد الله بن عمرو، فحدثنا:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم ذكر له صومي، فدخل علي، فألقيت له وسادة من أدم حشوها ليف، فجلس على الأرض، وصارت الوسادة بيني وبينه، فقال: (أما يكفيك كل شهر ثلاثة أيام). قال: قلت: يا رسول الله، قال: (خمسا). قلت: يا رسول الله، قال: (سبعا). قلت: يا رسول الله، قال: (تسعا). قلت: يا رسول الله، قال: (إحدى عشرة). ثم قال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا صوم فوق صوم داود عليه السلام، شطر الدهر، صم يوما وأفطر يوما).

 

[-1980-] Ebu'l-Melîh (kendisine hadis rivayet ettiği kişiye) şöyle demiştir; Babanla birlikte Abdullah İbn Amr'ın yanına gittik. Bize şunu anlattı: Benim oruç tuttuğum Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e İletilmiş. O benim ya­nıma geldi. Ben hemen içi lifle dolu deriden bir minderi onun için serdim. O ise yere oturdu. Minder ikimizin arasında kaldı. Bana şöyle buyurdu: "Her aydan üçgün oruç tutmak sana yetmiyor mu?".

 

Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Daha fazlasını yapabilirim" dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beş gün tut" dedi.

 

Ben: "Daha fazlasını yapabilirim" dedim. Hz. Nebi: "Yedi gün tut" dedi.

 

Ben: "Daha fazlasını yapabilirim" dedim. Hz. Nebi: "Dokuz gün tut" dedi.

 

Ben: "Daha fazlasını yapabilirim" dedim. Hz. Nebi: "On bir gün tut" dedi.

 

Ben: "Daha fazlasını yapabilirim" dedim. Hz. Nebi: "Davud A.S.'ın orucunun üzerinde bir oruç yoktur. Bu da yi/m yarısını oruçlu geçirmektir. Buna göre bir gün oruç tut, bir gün bırak" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Hz. Nebi'in (s.a.v.) mindere oturmaması onun alçakgö­nüllülüğünü ve kendisini arkadaşına tercih etmediğini göstermektedir. Minderin içi lif dolu bir deri olması da Hz. Nebi (s.a.v.) zamanında saha­benin mütevazı bir yaşantıya sahip olduğunu göstermektedir. Çünkü Abdullah'ın evinde bundan daha iyi bir minder olsaydı mutlaka bunu Hz. Nebi'e ik­ram ederdi.

 

 

Abdullah'ın Olayından Çıkarılacak Bazı Sonuçlar

 

Abdullah İbn Amr'ın bu olayından, yukarıda geçenlerden ayrı olarak çıkarı­lacak bazı sonuçlar bulunmaktadır:

 

Hz. Nebi'in ümmetine olan merhamet ve şefkati, Onları kendileri için yararlı olacak şeylere yönlendirmesi, Devam ettirmeye güç yetirebîleçekleri amellere teşvik etmesi,

 

ibadeti tamamen veya kısmen terk etmeye yol açabilecek usanma ve bık­kınlığa düşmemeleri için ibadette aşırıya gitmelerini yasaklaması. Nitekim Yüce Allah önce ibadete devam eden sonra ise bu konuda tefrite düşerek ibadetlerini aksatan bir grubu kitabında kınamıştır.

 

İnsanın yapmayı üstlendiği ibadet görevlerini sürdürmesi menduptur.

 

Kişinin yaptığı salih amelleri, okuduğu virdleri söylemesi caizdir. Ancak hiç şüphesiz bu riyadan emin olma durumuna özgüdür.

 

Kişinin ibadet etmeyi üzerine almak için yemin etmesi caizdir. Bunun yararı, yemin sayesinde kişinin ibadete daha istekli ve dinç olmasıdır. Bu, niyetin sıhha­tini ve ibadetteki ihlası zedelemez. Bu konuda yemin etmek, kişinin yerine geti­rilmesi gerekli olan adak hükmüne geçmez.

 

Kişiden yemin etmesi istenmediği halde onun yemin etmesi caizdir.

 

Mutlak nafilenin sınırlandırılması uygun değildir. Bu, şahıslara, zamanlara ve durumlara göre değişiklik gösterir.

 

"Anam babam sana feda olsun" demek caizdir.

 

Hadiste, farklı ibadet türlerinde Nebilere uymaya işaret bulunmaktadır.

 

İbadeti terk etme konusunda babaya itaat etmek gerekli değildir. Bu sebeple Amr, oğlu Abdullah'ı Hz. Nebi'e şikayet etme gereği duymuş, Hz. Nebi ise Abdullah'ın, babasının sözüne itaat etmemesine tepki göstermemiştir.

 

Üstün bir kişinin, kendisinden daha düşük bir kimseyi evinde ziyaret etmesi caizdir.

 

Misafire, altına minder sermek vb. fiillerle ikramda bulunulur.

 

Ziyaret eden kişinin, altına serilen mindere oturmamak suretiyle alçak gö­nüllülük göstermesi şayet gerçekten alçakgönüllülükten ve ziyaret edilen kişiye olan ikramdan kaynaklanıyorsa bunun bir zararı yoktur.

 

 

باب: صيام أيام البيض: ثلاث عشرة وأربع عشرة وخمس عشرة.

60- Aydınlık Günler Orucu: Her (Kamerî Ayın) On Üç, On Dört Ve On Beşinci Günlerinde Oruç Tutmak

 

حدثنا أبو معمر: حدثنا عبد الوارث: حدثنا أبو التياح قال: حدثني أبو عثمان، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: أوصاني خليلي صلى الله عليه وسلم بثلاث: (صيام ثلاثة أيام من كل شهر، وركعتي الضحى، وأن أوتر قبل أن أنام).

 

[-1981-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Dostum bana üç şeyi tavsiye etmiştir: Her aydan üç gün oruç tutmak, günde iki rekat kuşluk namazı kılmak ve vitir namazını uyumadan önce kılmak.